6 Aralık 2007 Perşembe

SUNA'NIN SERÇELERİ

Gökçe ve serçesi

      Hava soğuktu. Dışarıda lapa lapa kar yağıyordu. Suna evde yalnızdı. Pencereye konan bir serçe gördü. Bu serçe, sanki sığınacak bir yer arıyordu. Suna pencereyi açmak istedi. Kendince onu içeriye almayı düşünmüştü. Sonra aklına serçeyi korkutacağı geldi.

      - Yoo dedi, anneannemin yaptığını yinelemeliyim. Bu daha iyi.

      Ekmek dolabını açıp baktı. Poşeti içindeki ekmekleri gördü. Hemen bir dilim ekmek kesti. Bunu ufaladı, avucunun içine aldı. Sessizce pencereyi araladı.    

      Serçe, balkon duvarına konmuştu. Duvara sürter gibi sanki gagasıyla bir şeyler arıyordu.     

      Bu sırada kar yağışı hafiflemişti. Suna, avucundaki ekmek kırıntılarını balkona serpti. Yavaşça pencereyi kapatıp bekledi.     

      Acıkan serçe, kırıntıları gördü, aralarına kondu. Korkusuzca kırıntıları toplayıp bir güzelce karnını doyurdu. Sağa sola bakındı. Güvende olduğunu anlayınca, yeniden balkon duvarına kondu. Sevincini belirtmek için olmalı, “cik cik!” diye öttü. Uçup gitti.     

      Suna, üzülmüştü. Uzun zaman o serçeyi unutmadı.     

      Kıştan ilkbahara geçmişlerdi. Suna balkona çıkardığı bez bebekleriyle evcilik oynuyordu. Kendi dünyasına dalıp gitmişti.     

      Ansızın duyduğu bir sesle kendine geldi. Başının üstünde uçan bir çift serçe birbirlerine kur yapıyor, “cik cik!” diye ötüşüyorlardı.     

      Suna her şeyi anlamıştı. Lapa lapa kar yağarken beslediği serçe, arkadaşıyla geri dönmüştü.     

      Suna durmadı, hemen onlara yem getirdi.     

      Gece olmuştu. Suna’nın yatma vakti gelmişti. Suna serçelerine küçük bir yatak yaptı.     

      Gündüz, nerdeyse çıktı geldi. Suna, okula gitti. Okuldan dönünce annesine sordu:     

      - Serçelerime bir kafes alalım mı?     

      Annesi de;     

      - Tamam kızım, dedi.     

      Suna’nın serçelerine bir kafes aldılar. Suna bazen serçelerini salık bırakıyor, kafesin kapısını açık tutuyordu.     

      Suna, beslediği serçesine “Boncuk”, arkadaşına da “Moncuk” adını takmıştı.
Hepsi de çok mutluydular.     

      Sonunda Suna, serçelerini özgür bıraktı. Serçeler, kafesin etrafında dolanıp dursalar da, kapısını açık bulamadılar. Birkaç gün daha Suna’ların evine gelip gittiler ama içeri giremediler.     

      Uçtular, uçtular.     

      Mavi gökyüzüne doğru uçtular.     

      Gökçe GÜLER     

      (Metin Tamamlama)     

Hiç yorum yok: